


Yürüyor muyduk, yoksa bir doğa parçasının altını mı çizdiriyorlardı bize?

Sensiz her şey, anlamını yitiriyormuş meğer.

İkide bir elini başına götürüp rüzgarda dağılan yalnızlığını düzeltiyorsun.

Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor, nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini…

Senin bir havan var beni asıl saran o. Onunla daha bir değere biniyor soluk almak.

Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük…

Benim istediğim umut değil, huzur.

Özgürlüğün geldiği gün, o gün ölmek yasak!

Adını anınca çağrıldığı yere geliyor umut.

Öyle bir sihirbazdın ki; beni bile kaybettin.

Geçmişimizi unutursak bugünümüz olmaz.

Ne kadar insan birikmişse ömrün hazinesinde işte o kadar zenginsin.

Önce sevdiğiniz terk eder sizi, arkasından uykunuz.. Sonra ne sevdiğiniz gelir geri, ne de uykunuz.

Sevdiğim kadının ayakları başımın tacıdır. Sevdiğim kadını getirir bana.

Önce öp sonra doğur beni..

Feridem ne olur bırakma beni. Yapma ahu gözlüm.

Neden yorgunsun sorusuna cevap aramaktan ve bunu sormasınlar diye gülümsemekten yoruldum…

Tiryaki gönlümde olmasın kuşkun. Tek sana müptela, tek sana düşkün. Ardından bir ağıt yakalım aşkın. Adını elveda koyalım gitsin.

Sevdamız bizden büyük Mahir. Dikenleri de bir o kadar fazla. Ama benim umrumda değil.

Kuşlar toplanmış göçüyorlar; keşke yalnız bunun için sevseydim seni…

Henüz layık değilken tomurcuk kadar aşka, Sana gül bahçesini kim açar benden başka!

Feride’nin seni unutmasından hiç mi korkmuyorsun?

Sevda zamanda ve mekanda kısıtlıysa zaten yok demektir.
